Rektörümüz Prof. Dr. Halil İbrahim Zeybek, TRT Trabzon Radyosu program yapımcısı Yiğit Yavuz ile bir söyleşi gerçekleştirdi.
TRT Trabzon Radyosu’nda yapımcı olarak görev yapan Yavuz Yiğit’i makamında ağırlayan Rektörümüz, yapılan söyleşide üniversitemiz ile ilgili değerlendirmelerde bulundu. Rektörlük makamında gerçekleşen söyleşi, ilerleyen günlerde TRT Trabzon Radyosu’nda yayınlanacak. Üniversitemizin Bölgesine sağladığı katkılar ve yürütülen bilimsel çalışmalar üzerine kendisine yöneltilen soruları cevaplayan Rektörümüz, “31 Mayıs 2008 tarihinde kurulan Gümüşhane Üniversitesi, ülkemizin genç üniversiteleri arasında yer alıyor. Üniversitemizde 7 Fakülte, 10 Meslek Yüksekokulu, 2 Yüksekokul, 2 Enstitü ve 8 Araştırma ve Uygulama Merkezimiz bulunmaktadır. 2019 yılı itibariyle de 19.500 öğrencisiyle Eğitim-öğretime devam etmektedir. Genç bir üniversite olmamıza rağmen bizimle aynı dönemde kurulmuş üniversitelerimiz ile birlikte hızla geliştik. Üniversitemiz için kuruluş yıllarında belirlenen sloganı ‘Gelişen ve Geliştiren Üniversite’ idi. Sloganımıza ‘Zirvelerde Bulunan ve Zirveleri Hedefleyen Üniversite’ olarak da bir ilave yaptık. Bir taraftan Lisans, Lisansüstü eğitim-öğretim faaliyetleri ile öte yandan topluma katkı yönüyle araştırmaya yönelik şehrimize, bölgemize ve ülkemize katkı sağlamaya çalışıyoruz” sözleriyle üniversitemizin misyon ve vizyonuna dair açıklamalarda bulundu.
Yapımcı Yavuz’un, Gümüşhane Üniversitesi’nin şehir-kent bütünleşmesi açısından kültürel ve ekonomik önemine yönelik olarak sorduğu soruyu Rektörümüz şu şekilde cevapladı: “Üniversite-şehir birleşmesi, kaynaşması çokça üzerinde durulan ve belli ki bir türlü de sağlanamayan bir husustur. Bütün şehirlerde bu konu sıkça dile getirilmektedir. Bizim temel görevimiz öncelikle ürettiğimiz bilgiden kurum olarak yakın çevremizde bulunan ve içinde bulunduğumuz şehrin istifade etmesidir. Ürettiğimiz bilgi eğer vizyoner bir bilgi ise bölgenin, ülkenin ve bütün insanlığın faydalanmasını sağlamaktır. Gümüşhane Üniversitesi olarak şuan itibariyle şehir ile beraber çalışıyoruz. Elbette ki kapılarımızı kapatsak yöneticilik yapmak daha kolaydır. Ama bizim burada varoluş amacımız, üniversitede araştırma sonucu üretilen bilginin inovasyona dönüşmesinden ilk faydalanacak alan şehir olmalıdır. Bu nedenle de şehir ile başta valiliğimiz, belediyemiz, kamu kurumlarımız ve sivil toplum kuruluşlarımızla birlikte çalışıyoruz. Bu çalışmalarımızdan bazıları; Milli Eğitim Müdürlüğümüz ile özel yetenekli öğrencilerin eğitimi ve işbirliği uygulama protokolü adı altında iki protokol imzaladık. İl Sağlık Müdürlüğü, İŞKUR gibi bütün kamu kurumlarımız ile birlikte çalışıyoruz. Üniversite olarak şehir ile ortak aklı daha çok devreye soktuğumuzda daha büyük projelerin altından rahatlıkla kalkabiliriz. Bu nedenle de şehir ile üniversiteyi gerçekten de buluşturduğumuza inanıyoruz. Ekonomik anlamda bütün şehirlerin üniversitelerden beklentileri olur. Bu anlamda bizim şehre ekonomik anlamda katkımız var. 2017 yılı verileriyle ‘Gümüşhane Üniversitesi’nin İl Ekonomisine Katkısı’ adlı bir çalışma hazırlattık. 2017 yılı itibariyle üniversitemizin şehre katkısı yıllık 310 milyon lira civarındaydı. Bu rakam Gümüşhane gibi az nüfuslu bir şehir için çok ciddi bir katkıdır. Biz her ile bir üniversite projesinde ekonomik boyutu çok önemsemiyoruz. Bizim için önemli olan kültürel boyutudur. Ülkemizin dört bir yanından Hakkâri’den, Edirne’den, Kars’tan ve Muğla’dan gençlerimiz Gümüşhane kültüründe bir araya gelip kaynaşıyorlar. Biz bu kaynaşmalara daha çok önem veriyoruz. Ayrıca öğrencilerimiz çok sayıda sosyal sorumluluk projelerine katkı sağlıyorlar. Gümüşhane’de kışlar biraz sert geçer belediye başkanımız da klimalı duraklar yaptı. Bizim öğrencilerimiz de bu klimalı duraklara okunması için kitap bırakıyorlar. Çocuk oyun parklarına oyuncağı olmayanlar için oyuncak bırakıyorlar. İhtiyaç sahipleri için askıda ekmek projesi benzeri bir uygulamada harçlıklarını bırakarak onlara ekmek sağlıyorlar. Organ bağışı ve diyabet hastalığı için farkındalık eğitimleri ve çalışmaları düzenliyorlar. Biz nüfusu hızla yaşlanan bir ülkeyiz. 1970’lerde ortanca nüfusumuz 19’du. Şuan itibariyle ortanca yaşımız 31,7 oldu. Ülke nüfusu olarak hızla yaşlandık. Nüfus projeksiyonlarına baktığımız zaman doğum oranlarının çok düşmesi sonucu genç sayımızın hızla azaldığını görüyoruz. Dolayısıyla az olmaları sebebiyle bu gençlerimiz bizler için çok kıymetlidir. Yöneticiler olarak bizler de bu gençleri yarınımızın geleceği olarak görüyoruz. Bu nedenle de gençlerimizin her alanda çok iyi yetişmesi bizler için büyük önem taşıyor. Üniversitelerimiz gerçek anlamda toplumumuzun öncüleri olabilecek kurumlardır.
Son olarak gençlerimizin gelecek planları, kaygıları ve kariyer mücadelelerine yönelik sorulan soruyu da Rektörümüz, “Bizim asli görevimiz akademik çalışmalar, araştırmalar yapmaktır. Yöneticilik gelip geçicidir. Bu nedenle de akademik camiadan, sınıflardan kopmamaya çalışıyoruz. Öncelikle öğrencilerimizle şunları paylaşıyoruz: Hayata ve geleceğe yönelik hazırlık yapılacak yıllar üniversite yıllarıdır. Bugün bilgiye ulaşmak çok kolay, eskiden kitaplara bağlı bilgi akışı mümkündü şimdi artık dijital çağda dünyanın herhangi bir kütüphanesindeki bir bilgiye, kaynağa elektronik ortamda ulaşmak çok kolay hale geldi. Bu nedenle de öğrencilerimizin kendi bölümleriyle ilgili donamlarını artırmaları gerekiyor. Üniversitemiz Yüksek Öğretim Kurulu’nun Dijital Dönüşüm projesindeki pilot üniversitelerden birisidir. Şu an itibariyle öğrencilerimiz ve akademisyenlerimiz dijital dönüşüm ile ilgili dersler alarak donanımlarını artırıyorlar. Bu nedenle de en büyük yatırımın üniversite yılları olduğunu alanlarında çok iyi yetişmelerini ve alanlarındaki donanımları dışında da mutlaka başka donanımlar eklemelerini gençlerimiz ile paylaşıyoruz. Üniversite olarak gençlerimizin çalışma hayatlarında çok daha rahat istihdam edilmelerini gülen yüzle hayata dair tek tek hedeflerine ulaşmış gençler olarak görmeyi arzu ediyoruz” diyerek cevapladı.